Türk medyasının masaya yatırılma zamanı çoktan geçti ama yine de gündemden düşmemesi
gerekiyor.
Çünkü ülkemizde iktidarların dayandığı tek yer medya...
Yazılısı ve görseliyle medyanın güçlü, tarafsız, yansız ve de korkusuz olması çok önemli.
Medya, demokrasinin olmazsa olmazı.
Medya, halkın haber alma açısından tek ve son mecrası.
Yönetenlerinsiyasilerinhata ve yanlışlarını ortaya çıkaran ve halk adına denetleme sorumluluğu
olan medyanın son 20-25 yılı çok acıklı durumda.
Ama Erdoğan dönemi daha da acıklı.
Acıklıdan da öte...1
Son 12 yıl içinde medya adeta, Pompei'nin Son Günleri'ni hatırlatıyor.
İktidar, son yıllarda medyanın M'sini bırakmadı nerdeyde.
Bu kadar mı “yanlı”, “ yandaş” veya “yalaka” olunur anlamak zor.
Hadi patronları anlıyorum.
Şu andaki ulusal gazete ve TV patronlarının tamamı, ya otoparçacısı, ya müteahhit, ya tüpgazcı,
ya da otelci...
Aileden gelen, kökten gazeteci olan tek bir patron yok artık piyasada.
Tabii meydan gazeteci olmayan, anlamayan ve anlamaya niyeti olmayan patronların eline geçince,
çalışanı ne olur?
“Yalaka” olur.
“Fırıldak” olur.
“Yandaş” olur.
İktidar da, bu tür insanlara, patronlara her istediğini yaptırır.
Çünkü sistem bundan sonra “al gülüm ver gülüm” dengesine oturmak zorundadır.
İktidarın başı kendisine bırakın muhalefet etmeyi, en ufak eleştiriyidahi içine sindiremez.
Bugün olduğu gibi.
Patronlara talimat verir.
Patronlara emir verir.
Patronlara “at şu adamı işten” diyebilir.
Ve emirkomuta zinciri medya dünyasında da yerini alır.
Medya vesayeti tıkır tıkır işlemeye başlar.
Patronlar koydukları paranın, gazete ve televizyon için yatırdıkları sermayenin çok kısa zamanda
katlanarak geri dönmesini bekler.
Otelcilik gibi.
Otomobil bayiliğinde olduğu gibi.
Müteahhitlikte olduğu gibi.
Tüpcülükten kazandığı gibi.
Ticaret yapıyorum sanır kendisini gazete patronu olduktan sonra.
Oysa hiç de öyle değil.
Medya dünyasında gerçek patronluk demek “itibar” demektir.
Halkın sesi olmak demektir.
Halkın gözükulağı olmanın verdiği “keyif” demektir.
Medya gücünü “halkın hizmetine yönelik” kullanmak demektir.
Bütün bunlar için, patronların gazeteyi yönetenlere “editoryal bağımsızlık” yetkisini vermesi
gerekir.
Bağımsız yönetim “bağımsız” yayın yapar.
Halkın emrindedir artık.
Halka, halk için haber üretir.
Halka doğru bilgileri aktarır.
Halkın, siyasileri doğru denetleyebilmesi için doğru haberleri gündeme taşır.
Haber namusu ön plandadır.
Etikahlak ilk sırada yerini alır.
Cesurdur; çünkü iktidarlarda göbek bağı yoktur.
Halk diliyle iktidarlara” gebe” değildir.
Şu anda yüzde 90'ı iktidara “gebe” medyadan çok şey değil, hiç bir şey beklenemez.
Beklenmeyince de medyanın “Amiral Gemisi” de su alır, tahlisiye sandalları da işe yaramaz.
Özetle medya öldü sayılır.
Üstünü henüz örten olmasa da...