Evet, şu anda başlıktaki gibi, isyan halindeyim.
Neden mi?
Anlatayım.
Turizm Cenneti, Bodrum Türkbükü'ndeki Hekimköy Sahil Sitesi oto parkında, önümde duran arabanın yürümesini bekliyorum. Herhalde o da, önündeki bariyerin açılmasını bekliyor diye düşünüyorum...
Birkaç dakika sonra bir genç bir kız koşarak önümdeki arabanın yanına geliyor, şoför koltuğundaki sürücüye birtakım kağıtlar uzatıyor.
Aracın, bariyerin açılmasını değil, (sonradan kızı olduğunu öğrendiğim) genç kızın getireceği kağıtları beklediğini anlıyorum ve artık yürür diye düşünmeye başlıyorum.
Evet, yürüyor!
Ama öne değil, büyük bir hızla geriye doğru geliyor ve aracımın ön tarafına çarpıyor. Tampon geriye gidiyor ve sol ön çamurluk çöküyor.
Sürücünün, çarpmadan önce koltuğunda vites koluyla mücadele eder gibi bir hali vardı zaten...
İsyan başlıyor
İlk çarpma sesinden sonra iki elimi yana açarak genç kıza bakıyorum "gördün mü yaptığını?" der gibi. "İleriye gitmesi gerekirken geriye geldi, gördün mü?" der gibi...
Ama, genç kız sakinliği dikkatimi çekiyor.
Bu arada şoför koltuğundaki sürücü aşağı iniyor.
Sol kolunu tutamadığı, sağ koluyla destek verdiği dikkatimi çekti. Daha dikkatli bakınca, vücudunun sol tarafında "felçlimsi" bir rahatsızlık olduğunu gözlüyorum.
Sol kolunu yukarıda tutmaya çalışarak yanıma geliyor ve özür diliyor. "Görmedim, kusura bakmayın. Sigoryam herşeyi halleder." diyor.
Acelesi varmış gibi tekrar aracına doğru yürüyor. Bu arada, artık kızı olduğu kesinlik kazanan genç kız babasına, "baba acele et, hava alanına geç kalacaksın" diye bağırıyor.
Pes yani, otoparkta kaza yapan "felçlimsi" sürücü, bu durumda 40 km uzaklıktaki Bodrum Havaalanı'na nasıl gidecekti?
Bu durumda nasıl araba kullanıyordu?
Bu kadar rahatlık, benim isyanımın başlangıcı oldu.
"Tamam kaza yaptım. Sigortam öder. Gerisini o halletsin" gibi hareketlerle, tekrar aracına binmek üzere olan sürücüye, "bir dakika" dedimç Kazanın bir fotoğrafını çekebilmek için birkaç dakika izin istedim!
Yurttaşlık Bilgisi okumuş bir insan olarak, Jandarmaya haber verip, "özürlü" bu sürücünün hava alanına gitmesine engel olmak istedim. Başkasına veya kendisine zarar vermesine engel olmak istedim.
Ama, niye yapmadım bilmiyorum. Belki aynı sitede oturduğumuz ve aynı sahilde denize girdiğimiz, yani "Sitedaş" olduğumuz gibi basit bir düşünceyle yapmadım.
Çektiğim eziyetleri görünce, şimdi ise farklı düşünüyorum. Hiç sevmediğim "Keşke" kelimesi ile boğuşuyorum.
Sürücü, sol koluna, sağ eliyle hakim olmaya çalışarak, yeniden direksiyona geçti ve açılan bariyerden geçerek havaalanına doğru yola çıktı.
Kızı da eve döndü.
Onlar için, "Sigortam öder" dedi ve iş bitti. Tatile devam.
Benim için ise macera yeni başlıyor.
Tabii isyanın ikinci bölümü de...
Mağdur olan, arabasına çarpılan ben, aracıma çarpılan otoparkta kala kaldım. Üstelik yeni bir mağduriyet sürecinin başındaydım.
Kaza tespit raporu dolacak, karşı tarafın sigortası ile irtibata geçilecek. Onların Bodrum'da anlaşmalı tamircileri bulunacak, araç o garajlardan birine çekilecek, hasar dosyası açılacak, eksper ve yazacağı rapor beklenecek, aracın tamirine başlanacak ve ne zaman biteceği belirsiz tamir süreci...
Bu süreç içinde arabasız kalacağız ve toplu taşım araçlarına mahkum olacağız.
Mağduriyeti ikiye katlanan kim, sevgili okurlarım?
Otoparkta, ilk işim arkamdaki aracın plakasını almak oldu.
Ne olur, ne olmaz. Burası Türkiye. Belki, "felçlimsi" sürücü, hava alanından dönünce, " bana vurmadığını veya benim ona vurduğumu" iddia eder diye görgü tanığı aradım.
Sanki, kazayı ben yapmışım gibi...
Beyefendi, hava alanından dönüp evinde dinlenirken, arkadaşlarımdan bulduğum kaza tespit tutanağını doldurarak kendisine imzalattım.
Ehliyet, ruhsat ve sigorta poliçesini de rica ettim.
Sigorta poliçesinde yazan sigorta şirketini aradım. Bodrum'da anlaşmalı oldukları tamircilerin (4 adet) telefon numaralarını alarak tek tek aradım. Eylül sonuna kadar dolu olduklarını söyleyince beynimden vurulmuşa döndüm.
Yani, Eylül ayı sonuna kadar arabasız kalma tehlikesi vardı.
Kazayı yapan tatile devam ediyor. Ben ise çarptığı aracımı tamir ettirmeye...
Mağdur kim sevgili okurlarım?
Mir Oto kaporta'ya evrakları gönderdim. Hasar dosyası açılması için aracın garaja çekilmesi gerekiyormuş. Eyvah, arabasızlık süreci başlıyordu..
Mecburen, aracı Konacık'taki garaja çektikten sonra toplu taşımla Hekimköy'deki evimize döndük. Tatilde, üstelik Hekimköy gibi bir sitede en büyük eziyet,araçsız kalmaktır. İşte bu eziyetin ilk günündeyiz.
Mağdur kim sevgili okurlarım?
Tamircide hasar dosyası açıldı. Ancak tamire başlanması için eksperin gelmesi ve raporunu yazması beklendi.
Bu yazıyı yazdığım gün Eksper, bir hafta sonra lütfedip gelmiş, ancak raporunu henüz yazmadığı için tamire başlanamıyor. (Sanki ekonomi raporu yazıyor)
Şu anda eksperin raporu bekleniyor. Hasarın ne kadarını kabul edeceği bilinmiyor. Ardından tamir süreci başlayacak. Ne kadar süreceği de belli değil.
Bin kere mağdur olan, kim sevgili okurlarım?
Siz olsanız bu sisteme isyan etmez misiniz?
Aracıma çarpan ,"felçlimsi" sürücü, halen trafikte araç kullanıyor. Artan zamanında denize giriyor, tatiline devam ediyor.
Ben ise eve mahkum, sisteme isyan etmeye devam ediyorum...