Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
35,2183
EURO
36,8291
IMKB
9.725,000
ALTIN
2.972,500
 
Hava Durumu ANKARA
2 / 9 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
KİRLENME, OTO SANSÜR VE DEMOKRASİ ÜZERİNE
 Ercan Deva 2 Aralık 2011 Cuma  
Türkiye, üç kağıtçılık, adam kayırma konusunda yaşanan örnekler açısından gerçekten çok zenginleşti. Her gün bununla ilgili akla hayale gelmeyen örneklerle karşılaşıyoruz.
 
Bu konuda en çarpıcı olay Meclis’te yaşanmış. Habertürk’ün başarılı parlamento muhabiri Ahmet Kıvanç’ın yazdığı haber, bürokratların “bal tutan parmağını yalar” deyişine en güzel örnek olmuş.
 
Habere göre, Meclis bürokratları, TBMM İdari Teşkilat Yasası hazırlanırken, taslağa kendilerine ömür boyu sağlık garantisi sağlayacak iki kelime eklemişler. Tasarının Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi sırasında Meclis bürokratlarının bu “cinliği” fark edilmiş ve metne eklenen ifade metinden çıkarılmış.
 
Bu sadece bir örnek. Her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de siyasette etkin konumda olanlar, akrabalarını, yakınlarını kollamak için hak, hukuk, yasa tanımadan her yolu deneyebiliyorlar. Ancak, bu gelişmeler, her ne kadar haber niteliği taşısalar dahi, gazeteciler tarafından haberleştirilmiyor.
 
Basın camiasında emeklerinin karşılığını alarak yaşamlarını sürdürmek durumunda olan gazeteciler, “Ne olur ne olmaz?” diye düşündükleri için, öğrendikleri, bildikleri konuları bile haber yapmaktan çekinebiliyorlar. Bırakın haber yapmayı, bu konuları yüksek sesle dile getirmekten bile kaçınıyorlar. Mesleğini icra edememe korkusu yüreklere yerleşmiş durumda.  Bu arada, manipülasyon diye nitelendirilebilecek çarpıtılmış haberlerin sayısı hızla artıyor.
Lafı fazla uzatmanın anlamı yok. Basın camiasında bir “bilgi kirliliği” yaşanıyor. Bu kirlilik, ister istemez, hangi haber doğru, hangi haber çarpıtılarak yayımlanmış sorusuna cevap bulmayı zorlaştırıyor.
 
Televizyonlarda da yazılı basında yaşanan gerçeklerden uzaklaşma, çarpıtma ve kirlenme net biçimde görünüyor. Deneyimli televizyoncular adları “muhalif” çıkmasın diye bir çeşit “oto sansür” uyguluyorlar. Soru sordukları kişinin cevaplarını beğenmezlerse, konuyu değiştirmenin yollarını arıyor, ya da onların sözlerini bitirmesine fırsat vermiyorlar. Bazen, sorunun aşılması “tak” diye yayının kesilmesiyle de sonuçlanabiliyor.
 
Basının özgür olmadığı, özgürce habercilik yapamadığı bir ülkede demokrasiyi nasıl sağlıklı yaşatabiliriz? İşte asıl sorulması gereken soru bu!
 
Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu yazı henüz yorumlanmamış...


 Yazarın Diğer Yazıları
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.