Kanada, yaşamak için herkesin hayalini süsleyen bir ülke derler.
Bir bakıma doğru.
Çünkü bir çok alanda çok mesafe almış ülkelerin başında geliyor.
Kıta Avrupasından çok farklı yanları var.
Farkları da çok açık ve net görünüyor.
Bir kere çok kültürlü bir ülke.
Yani farklı kültürlere sonuna kadar açık…
77 (yetmiş yedi) millet dediğimizin ötesinde…
Mevlana dergahı gibi…
Yaşam tarzlarına sonuna kadar saygılı.
Aynı cinsiyetten olanların evlenmelerine izin veren ülkelerin başında geliyor.
Bizimkilerin (Özellikle AKP ve MHP’lilerin) “Hooop, çok ileri gitmişler” dediklerini duyar gibiyim.
Ve bu yazıyı yazarken, Türkiye’deki yaşam tarzlarına saygı (!) konusunda ajanslara düşen haber
gözüme çarpıyor:
“Polis LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü ve basın açıklamasına izin vermedi. Onur Haftası
Komitesinden yedi kişi gözaltına alındı. Almanya Federal Meclis üyesi Volker Beck ve
Avrupa Parlamentosu vekili Terry Reintke gözaltına alındıktan sonra bırakıldı.”
(26.06.2016)
Gelelim “bir arada yaşama” kültürüne.
Birlikte yaşama kültürünü de çok geliştirmiş.
Sokağa çıkınca, metroya binince, bir etkinliğe katılınca net şekilde görüyorsunuz bunu.
Ya demokrasi?
Sorgulanacak yanları tabii ki vardır.
Az gelişmiş demokrasi evresini çoktan geride bırakmışlar.
Olgunluk dönemini de..
Kanada halkı, modern demokrasinin ilk evresini yaşıyor.
Tabii özgürlükler konusunda halkın güvenliği ön olanda olduğu için neticede yasaların verdiği yetkiyi
kullanan emniyet güçlerinin, yani polisin “ dur” diye komut verdiği yerde demokrasi bitiyor.
Hak ihlalleri, yasa dışılık, sahtekarlık gibi bilinen klasik suç çeşitleri ve bunları işleyenlere karşı hiç taviz
verilmiyor.
Yani halkın özgürlüklerini kullanmasını sağlamak için devlet kendisini hissettiriyor.
Herkese ve her zaman.
Kadın, ,yaşlı veya çocuk.
Gecenin hangi saatinde dışarı çıkarsanız çıkın, başınıza bir şey gelmeyeceği garanti.
Milyonda bir istisnalar hariç…
Tabii yargıdan bahsetmiyorum.
Adamın gözünün yaşı, iyi hal, masum çocuk gibi indirim halleri yok.
Suç sabit ise suçlunun alacağı ceza belli olmuştur.
İyi hal için sıfır tolerans var.
Adalet, esaslı bir biçimde devletin temeli.
Kağıt üstünde değil yani.
Ekonomisi tabii ki Liberal ekonomi.
Vergileri halkın gelir düzeyine göre ayarlanmış veya haksızlıkları gidermek için devletin yan destekleri
yürürlüğe sokulmuş.
İşsizlik yardımı bizdeki gibi siyasi tercihlere göre değil.
Yasanın belirlediği çerçeve zaman zaman genişletiliyor ama daraltma yok.
Şikayet var mı?
Tabii ki var.
Paranın girdiği yerde, insanın olduğu her yerde yakınma ve şikayet olacak.
Ama sınırlı.
Kayırmacılık yok mu?
Fransız Bölgesi olan Quebec Eyaletinde var.
Fransızca’nız yoksa, zor iş bulursunuz.
Aksi halde İngiliz eyaletlerine yolculuk var demektir.
Bunları niye anlatıyorum ki?
Burada devlet “ Önce insan, önce halk” diyor.
“Benim partilim, benim insanım, benim gençlerim” demiyor.
“Önce insan” diyor.
İnsanca yaşamak diyor…
“Benim milletim, benim ahalim, benim seçmenim veya benim partilim” demiyor.
Dediğinde zaten gideceğini biliyor.
İktidar koltuğunu ilelebet kaybedeceğini kestirebiliyor.
Bizdeki gibi, “ Kıçını koltuğa koy, sittin sene kalkmayabilirsin” diyen bir seçmen profili yok buralarda.
Buradaki koltuklar “başarılı olan politikacılar” için “taç” yerine geçiyor olmalı.