Öfke’yi yüksek ses tonuyla konuşma biçimi, tartışmacı kimlik ve saldırganlığa varabilecek bir gerilim diye tanımlamak mümkün.
Öfke, bazı zamanlarda işlevsel de olabiliyor. Ancak, bu zamanlar gerçekten çok nadir.
Peki, öfke insanın vücudunda ne tür değişikliklere ya da sorunlara yol açabiliyor? Öfke, baş ağrısı, mide rahatsızlığı, solunum rahatsızlığı, böbrek fonksiyonlarında problem, artirit, sinir sistemi rahatsızlığı ve dolaşım sorunu, hatta vücut kimyasının bozulması gibi bir çok sorunu tetikleyebiliyor.
Uzmanlara göre, artan öfke ifadesi, insanlar üzerinde etki gücünü giderek yitiriyor. Öfkeli bir insan, davranışını kontrol edemezse, saldırganlaşabiliyor. Gerilim ve öfke ile sorun çözmeye uğraşılan bir toplumda iletişim kanalları kapandığı için, gerçek huzur ve mutluluğu yaşamak çok zorlaşıyor.
Öfke ile ilgili uyarıcı ve anlamlı çok güzel deyişler var. İşte birkaçı:
Hiddetle kalkan nedametle oturur!
Keskin sirke küpüne zarar verir!
Öfke ekilen yerden pişmanlık biçilir.
Öfkesini yenen kimsenin kusurunu Allah örter. ( Hadis-i Şerif)
Öfkenin ateşi önce sahibini yakar, sonra kıvılcımı düşmanına ya varır, ya varmaz. (Sadi)
Peki, öfkeyi frenlemenin yolları var mı? Tabii ki var.
Sinirlenince derin nefes alma ile sistematik gevşeme bu konuda iki önemli yaklaşım olarak biliniyor. İnsanın mizah duygusunu ön plana çıkarması da öfkenin aşılmasında bir farklı yöntem olabiliyor.
Şimdi, bu öfke konusu nereden çıktı diye düşünebilirsiniz.
Türkiye’de TBMM başta olmak üzere siyasette söz sahibi olan politikacılar arasında giderek tırmanan “öfke” ve “gerginlik” diye tanımlayabileceğimiz “seviyesi düşük üslup” giderek tırmanıyor. Bu üslup büyük kentlerde ve kırsal kesimde yaşayan insanlara, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimize, çocuklarımıza ve tüm topluma yansıyor. Toplumda, sorunlara konuşarak, iletişim kurarak çözüm bulmak yerine giderek şiddet ön plana çıkıyor!
Tüm siyasetçilere bir itidal çağrısı yapmayı görev biliyorum. Siyasetçiler, biraz yutkunarak öfke ve şiddetten uzak bir üslupla konuşmayı denemeliler. Yangına körükle gitmenin Türkiye’ye kazandıracağı bir şey yok! Hem kendi sağlıkları hem de toplumun sağlığı için bu gerekli. Bilmem anlatabildim mi?
*****