Gül'den “imalı” yargı çıkışı...
Eski, yani 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Necmettin Erbakan döneminden kalma “Kayıp
Trilyon” davası için önümüzdeki günlerde savcılığa giderek ifade vereceğini açıklamış.
Gül'ün, AKP yönetime geldikten sonra ifade vermemesi, milletvekilliği, bakanlık ve
cumhurbaşkanlığı nedeniyle kazandığı dokunulmazlık zırhından kaynaklanıyordu.
Gerçi savcılık Gül'ün olayla ilgisi olmadığı için takipsizlik kararı vermişti ve dosya kapanmıştı
ama eski cumhurbaşkanı Gül yine de avukatlarını harekete geçirmeye kararlı.
Zaten İşçi Partisi de, bir tesadüf olsa gerek Gül'ün kayıp trilyon iddiaları kapsamında yargılanması
için dün Ankara Cumhuriyet Savcılığına dilekçe verdi bile.
Bu çok önemli bir gelişme...
Önemi şuradan kaynaklanıyor.
Çaankaya'nın yeni sahibi 12. Cumhurbaşkanı ve eski Başbakan Erdoğan ile Gül arsında Gezi
olaylarından sonra “düşük yoğunluklu” bir gerilim yaşanmıştı.
O günlerdeki hassasiyet yüzünden ve daha sonra gelişen olaylar nedeniyle yaşananlar halktan
saklandı ve hep “kol kırılır, yen içinde kalır”geleneğiyle sarmalanıp açıklanmadığı için gerilimin
yarattığı tahribatı bilemiyoruz.
Ama belli ki, gerek ErdoğanGül ve gerekse eşleri HayrunisaEmine hanım arasında, yıllar ötesine
dayanan bir çekişme olmuş.
Kadınlar arasındaki tartışmalaf alıp laf götürme şeklinde değil, bayağı derin kavgalara varmış
anlaşılan. Ki, Hayrunissa hanım Çankaya'dan inmeden önce bunu açık açık belli etmişti.
Abdullah Gül'ün ifade vermeye alelacele gitme kararı vermesi bence şöyle okunabilir.
Türkiye'de 17 ve 25 Aralık 2013'de çok önemli bir eylem gerçekleşti.
Erdoğan'e göre Türkiye'de bir “darbe” teşebbüsü oldu.
Hemen hatırlarsak bu eylem, parelel yapıya fatura edildi.
Gerçekten darbe miydi, yoksa o kılıfa mı sokuldu henüz netleşmiş değil ama Çankaya'nın o sırada
hakimi Abdullah Gül bu konuda “taraf” olmamaya dikkat etti.
Hatta buna inanmadığı söylentileri de çıktı.
Yani olaydan, ya eylemden veya “darbe”den sonraki gelişmeler nedeniyle görevden alınan dört
bakan ve olayların ardından cezaevine tıkılan bakan çocukları konusunda Gül'ün net bir tavrı
olmadı.
Nitekim 4 Bakan hakkındaki fezlekeler hala karanlıkta...
Çocuklarının haklarındaki suçlamalar ise sümen altında...
Gül, bu son “imalı” çıkışı ile şunu demek istiyor:
“Yargıdan hiç bir zaman kaçılmaz. Yıllar geçse de suçlamaların üstü kapatılamaz. 1998 yılında,
hakkımda ileri sürülen iddiaların aydınlığa çıkması için ben yargıya gidip ifade vereceğim. Şu
anda sade vatandaşım üstelik. Ama 1727 Aralık'da suçüstü yapılanların da üzerlerine atılı iddiaları
aydınlığa çıkarmaları için yargının hareke geçmesine izin vermek gerekir. Hiçbir iddianın üstü
kapatılmamalıdır.”
Merak ettiğim şu: Gül'ün bu hamlesi acaba bir “işaret fişeği” midir?
Sırada başka ve daha büyük fişek patlamaları var mı?
Ya da gazeteci tabiriyle “ Bomba Hamleler” ve de “Bomba Açıklamalar” olacak mi ?