Barış süreci konusunda çokca yazanlardan değilim.
Oysa iç barış çok önemli.
Birlikte yaşamak daha da önemli.
TC yönetimleri, bir asra yakın süre içinde Kürtleri görmezden geldi.
Her ne hal ise, kimin aklı ve etkisiyle Kürtler “yok” sayılmışsa yanlış politika
izlenmiş demektir.
“Yok” sayılan Kürt halkı için yol haritası ve politika da yanlış planlanmış.
Madem ki “yok”lar denmiş...
Ve şöylesine ilkel bir yol izlenmiş nedense:
Kürt bölgesine yol yapmayalım.
Kürtlere okul yapılmasın.
Kürt halkına hastane hizmeti götürülmesin.
Devletin ve ciheti askeriyenin “Kürt siyaset belgesi” böyle yazılmış.
Bunlar ne demek oluyor?
Yol yapmayalım, birbirlerine gidipgelmesinler, yani örgütlenmesinler (!)
Okul yapmayalım, eğitimli kuşaklar yetişir, ülke yönetiminde söz sahibi olurlar, yani
rejime zarar verirler (!)
Hastane yapmayalım ki, hem sağlıklı kuşaklar yetişmesin, hem de fazla
çoğalmasınlar..,
Yani, çoğaldıkca güvenliğimiz zaafa uğrar (!)
Bütün bu tarihi siyaset projesi (!) gün gelmiş çökmüş.
Sonuç: 30 yıl süren düşük yoğunluklu savaşta 30 binden fazla insanımız
kaybedilmiş.
Milyarlarca dolar milli gelir heba edilmiş.
Türkiye'nin geri kalmışlık tablosunda bir asır önce yapılan bu vahim hata; şimdilerde
silahların bırakılması, kanın ebediyen durması ve sonuçta bir daha insanlarımızın
ölmemesi için düzeltilmeye çalışılıyor.
İyi de yapılıyor.
Bütün iç ve dış mihrakların barışın bozulması için çaba göstermelerine rağmen,
“Kürt sorunu çözümlensin artık” diyen AKP hükümeti, uzun süredir çaba harcıyor.
Uzun süredir yüreklere ateş düşmüyor.
Ben önümüzdeki seçimlere kadar Kürt sorununun tam anlamıyla
çözümlenebileceğine inananlardan değilim.
En azından bu süre kısa.
En azından bu kısa sürede uzun mesafe katedilse de, 2015'de herşeyin arkamızda
kalması zor.
Çünkü böylesine içiçe geçmiş, uluslararası mahiyeti de olan bir iç sorunun en az on
yıllara yayıldığı bilinen gerçek.
Ancak önümüzdeki zu zaman diliminde çok şeyler yapılabilir.
Her olumlu adım, barış günlerine bizi yaklaştırır.
Ama seçim öncesi bu barış sürecini oya tahvil etmeye çalışmak çok yanlış olur.
AKP yönetiminde böyle bir eğilim seziliyor.
Eğer “oya tahvil etmek hakkımız” diyen AKP olursa, oy kaybedeceği aşikar.
Hatta oy oranında büyük düşme dahi yaşayabilir.
Tabii muhalefet partilerinin durumu daha önemli.
MHP oyun bozanlık edip süreci baltalarsa, genel seçimlerde halkın bir bölümü bu
partiyi barajın altına dahi itebilir.
Keza CHP çözüme yönelik katkı verici önerileri seçim meydanlarında sergilerse
oyunu arttırabilir.
CHP'nin doğrusuna yapacağına inanmak zorundayız.
Kimki Kürt meselesinde katkı sağlarsa bu ülkeye çok büyük bir iyilik yapmış olur.
Çünkü geri dönülmez bir yolda olduğumuzu artık idrak etmek zorundayız.
Bu yolda “bekleme yapılmamalı” uyarısını da dikkate almalıyız.